Pazartesi, Şubat 06, 2012

bitmis demek gelmiyorsa icinizden isminide koyamazsınız!

bazen eskiye döndügünüzde bazı seylerle yüzlesmek agır gelir. eskiden izlediginiz bi film, yediginiz yemek, eski bi arkadas ya da okudugunuz bi kitap. elimde Elif Safak'ın ASK'ı var yeniden. Ella'yı düsündüm bu gece uzun uzun... kendimle kıyasladım aklımca. oturup hatalarımıza bi kadehte sarap icmek geldi icimden. o evli, cocukları var; hic benzemeyip ne kadar da aynıyız aslında. kocam yok, cocugumda, boston'da lüks bi evdede degilim. ama onun gibi bende bi esaretin icindeyim. üstelik cok uzun zamandır mutluymus gibi yaparak katlanıyorum, kırmıyorum prangamı...

"...hepimiz icin hayat dogum ve ölümler dizisi demek. baslangıclar ve sonlar. bir anın dogması icin bir önceki anın ölmesi gerekir. yeni bir ben icin eski ben'in kuruyup solması gibi..."

simdi eski ben ölür mü bilmiyorum; yarın yeni bir gün olcak... sabah uyanıp işe gidicem, calısıcam, kosusturucam... kızlarla öglen yemegi yicem, orta sekerli kahvemle sigaramı icicem. "keyif" yapıcam. tekrar calısıcam. eve gelicem. ........... en sonunda yatıp uyucam! böyle bakınca pekte farkı yok gibi duruyor ama cok büyük bisey eksik. sen bunların hic birini bilmiceksin. yıllardır ilk kez sesini duymadan uyucam, sarılmadan, kokun olmadan... hersey aynı; ama altüst... sevmeyi bilmeyen herkesin sonu gibi yani. asık olmayı degilde; keske bende herkes gibi sevmeyi bilseydim.

keske ayrılıklara ölüm, ölümlere de dogum gibi bakabilseydim. her ölümün ardından yeni bir hayatın basladıgını kabul edebilseydim. bu bitisler o zaman cokta acı vermezdi belki. gidisleri ya da gitmek zorunda bırakılmaları daha kolay anlayabilseydim keske...

ya da anladıgımda "bitmis" diyebilseydim! keske...